bana dair

Vejetaryen köydeki kasap

yeni bir destek çağrısı!‘nı paylaşalı neredeyse bir ay olmuş. Bu çağrıyı her ay başında bir kez hatırlatacağımı yazmıştım ama birkaç haftadır yollardayım ve buna ancak sıra geldi. Hatırlatma yaparken, bu süreçte yaşadıklarımı ve hislerimi de anlatmak istiyorum.

15 Ocak Cuma ve takip eden iki gün biraz zor geçti. İlk kez herhangi bir çağrım bu kadar sessiz karşılandı. Az okundu, az paylaşıldı, çok az dönüş aldım vs. Ayrıca paylaştığım gün evde yalnızdım ve kocaman bir sıkışmışlık hissettim içimde. Yalnızlık, “kendimi iyi ifade edemedim mi acaba”lık, “galiba artık bu isteme işini abarttım”lık… Çok da dramatikleştirmeyeyim, dünya başıma falan yıkılmadı. Hatta her ne yaşıyor ve yaşayacaksam, bundan öğrenecek çok şeyim olduğunun o gün de bilincindeydim ama sıkışmıştım da işte.

Birkaç gün düşünerek ve hissetmeye çalışarak, bir de ertesi gün eve gelen Burcu ile buna dair epey konuşarak geçti.

Bir sürü zihinsel analiz çıktı: Ülke gündemi ve dünya gündemi çok hızlı ve bir o kadar sıkıntılı iken, insanların böyle bir şeye çekilmesi kolay olmayabilirdi. Cuma akşamı 18 küsurda yaptığım bu paylaşım, çağrının normalde olacağından çok daha gözlerden ırak kalmasına neden olmuş olabilirdi. İnsanlar gerçekten de “eeehhh yeter” demiş olabilirdi (Bugüne kadar az şey istemedim, nihayetinde.). Artık bu tip çağrılar eskisi gibi “yeni” bir şey olmadığı için, bu ve benzerleri daha çokları tarafından yapılmaya başlandığı için fazla yankı uyandırmamış olabilirdi. Artık belki de, isteyeceksem, yeni şekillerde destek istemek lazımdı.

Bir sürü içsel hisbakış, sorular: Aslında arkamda o kadar da büyük bir destek yok mu? İnsanlar, okuyanlar, abarttığımı düşünüyor olabilir mi? Biraz fazla mı yaslandım diğerlerinin maddi desteğine? Para konusunu bu şekilde çözmem o kadar gerekli mi? Sahi neden böyle bir çağrıda bulunuyordum? Sevilmeme korkusu ve diğer bazı olumsuz hisler…

Bütün bu düşünceler, hissiyatlar, Burcu’yla sohbetler birçok yere gitti tabii. Şimdi bunları nasıl toparlayıp yazmalı, hiç bilemiyorum. Bugün, tam da şu anda ne hissettiğimi paylaşmaya çalışabilirim belki: Son tahlilde böyle bir çağrı yapabildiğim için kendimle gurur duyuyorum. -Özellikle, derdimi bir yazıda tam olarak ifade etmem çok da mümkün olmadığı için- yanlış anlaşılmaktan, bazıları tarafından olumsuz şekillerde yaftalanmaktan, sevilmemekten hiç korkmadığımı söyleyemem. Lakin tüm bunlara rağmen, tekrar tekrar baktığımda, bunun meşru bir çağrı olduğunu düşünüyorum. Karşılık alırım ya da almam, orası diğerlerini ilgilendiren bir kısım ve müdahale etmem mümkün değil. Benim işim, içimden taşan bu çağrıyı buradan paylaşmak, süreçlerimi anlatmak; sonucu ise -her ne olursa olsun- dengeyle kabul etmek. Ne çağrımın yanıt bulmaması beni değersiz kılacak ne de çok fazla geri dönüş ve destek almak, yaptığımı güzel bir şey kılacak. Benim düşüncelerim ve eylemlerim, kendimce en doğru bulduklarım; diğerlerinin tepkisi ya da tepkisizliği de onların yaklaşımı. Hepsi bu, büyütecek bir şey yok. ((:

Yaptığımı önemsiyorum. Derdim, geçimimi kolay yoldan sağlamak değil. Bunu, muhtelif şekillerde yapabilirim. Aylık masrafım epey düşük ve buna ulaşmaya odaklandığım takdirde, becermem çok da zor değil. Hiçbir şey yapmasam, armağan ekonomisi vs. üzerine ayda bir tane atölye düzenlesem, geçimimi yine sağlarım; bizim köyde yaşayanların ürünlerini şehirlere satmaya başlasam, geçimimi yine sağlarım; yıllar sonra dans öğretmeye geri dönsem ve Dalyan’da kendime birkaç öğrenci bulsam, geçimimi yine sağlarım. Ve daha bir sürü yol var geçimimi sağlayabileceğim. Paraya erişmekten daha önemlisini hallettikten ve masraflarını çok aşağılara çektikten sonra geçim konusu gerçekten de kolay.

Ama tekrar tekrar altını çizmek istediğim nokta, derdimin geçimimi sağlamaktan fazlası olması. İstediğim, başta alternatif yollardan gidip yeni dünyayı kurma yoluna taş döşeyenler olmak üzere, herkesin armağanlarını kullanarak ihtiyacı olan paraya erişebilmesi. “Güzel şeyler” peşinde koşan insanların, yaptıkları şeylerde para olmadığı için zorluk çekmemelerini istiyorum. Ankara Yaşam Çemberi‘ni kuran Doğukan’ın, Ankara’da bir sürü güzelliğe imza atarken, insanların ufkunu açmak için çalışırken, parasız kalması hoşuma gitmiyor. Onu destekleyecek bir mekanizmanın kurulmasını, oluşmasını istiyorum. (Bu girişimin diğer kurucusu Filiz’i unutmuyorum. Sadece o, şimdilik çalışmaya ve para kazanmaya devam ettiği için Doğukan’ı zikrediyorum.) Tahtacıörencik’te harika işlere imza atan -ve galiba dünyanın en güzel insanları olan- Ceyhan ve Nihal’in, yaşam alanlarını oluşturma, evlerini, seralarını vs. yapma süreçlerinde ihtiyaçları olan parayı kazanmak için fazladan bir çaba harcamalarına gerek kalmamasını, bir şekilde topluluk tarafından desteklenmelerini istiyorum. Binbir güçlükle ekolojik ürünler üreten çiftçi dostların geçimlerinin, ürünlerinin piyasada ne kadar para ettiğine bağlı olmamasını istiyorum. Güzel hasat olduğunda rahatlamaları ama olumsuz hava koşulları veya diğer nedenlerle iyi sonuçlar almadıklarında sıkıntıya düşmeleri bana hiç de “normal” gelmiyor (Artık “normal”leri değiştirme zamanımız geldi bence!)

Bütün bunlar için ne yapabiliriz? Nasıl destek ve dayanışma mekanizmaları kurabilir ve bizleri biraz daha rahat ettirebiliriz? Daha rahat ettikçe daha da kolayca üretmemizin önünü nasıl açabiliriz? Dünya yokuş aşağı giderken, inandığı şeylerin peşinden gidenleri nasıl ayakta tutarız?

Tabii ki bu isteğim, aslında herkes için. Lakin bu işler bir anda olmuyor. Kendimle başlamaya çalışıyor, sonra benzer yollarda olanları desteklemeye çalışıyorum. Zamanla herkesin, armağanlarıyla ve sadece olarak yaşadıkları bir dünyanın taşlarını hep birlikte koyalım istiyorum. Vejetaryen köyde yaşayan bir kasap da olsan, asgari ihtiyaçlarının karşılanmasını istiyorum. Ayakta kalmamızı sağlayan şey piyasa koşulları, arz-talep dengeleri vs. olmasın da destek ve dayanışma mekanizmalarımız olsun istiyorum.

Bugünkü dünyaya bakınca ütopik görünüyor olabilir ama kesinlikle çok şey istediğimi düşünmüyorum. İnsanlık bütün bunları hayal edebilir hale geldi ve bu yönde adımlar atılmaya başlandıysa, bunu başarmamız da an meselesidir. Yeterince insanın buna inanması, bu doğrultuda yaşamaya başlaması, “ama”larını bir kenara koyması gerekiyor sadece. Yani formül çok basit, ulaşılması belki o kadar değil. Ama mümkün. İnsanoğlu, düşündüğü, hayal ettiği her şeyi başardı. Sıra güzel, adil bir dünyada yaşamada.

Kendi sürecime dönersem… İlk günlerde cılız kalan destek durumları, sonraki haftalarda hareketlendi. Çağrıda yazdığım ve arzu ettiğim gibi, 5 veya 10 TL yollayan 100 değil birkaç deli çıktı ama birçoğu 50 ile 100 TL arasında armağanlar yollayan kişiler oldu. Pratikte, yüksek meblağların bana daha fazla nefes alma şansı verdiğini itiraf etmem gerekir. İçsel olarak ise, bir öğrencinin veya çalışmayan birinin benle 5 TL’sini paylaşmasından ayrı bir mutluluk duyuyorum.

Ayrıca yazımı harika cümlelerle paylaşan dostlar oldu. Nurdan’ın “Emre beraber yürümesek de uzaklardaki yol arkadaşım gibisin… yaşam tercihin ve amaçlarınla ilgili her kelimenin içimde bir karşılığı var. Okuyan herkesin içinde de ufak sarsıntılar yarattığına eminim 😉” Umman’ın “Emrecim, yazıların ve çağrıların hiç ummadığın yerlerde hayatlarını hiç bilmediğin kişilere ulaşıyor. Sessiz sedasız bir köşecikte senin deneyimlerini, düşüncelerini okuyor ve hareketleniyorlar. Bilesin istedim 
smile emoticonYolun açık, bereketin desteğin bol olsun….. Sadece okumak bile değişimin dönüşümün başlaması için yeterli. (…)” gibi cümleleri o kadar iyi geldi ki… Fazla yürünmemiş yollarda ilerlemek bazen korkutucu olabiliyor. Bir veya birkaç kişinin dahi beni anladığını, duyduğunu fark etmek ise inanılmaz kuvvetli bir destek. Şükür ki bu destekten mahrum kalmıyorum.

Bunlara bir de, e-posta ile gelen geri dönüşlerde, çoğu hiç tanımadığım insanlardan gelen harika cümleler eklenince çok daha rahat hissettim kendimi. Gerçi yukarıda yazdığım gibi, yaptığımın tamamen arkasında ve yere sağlam bastığımı hissettiğim için, idealde, bu destekler olmasa bile rahat hissetmek isterim ama henüz o ideale tamamen ulaşmış değilim. Nihayetinde insanım. Kendime hatırlatırım. ((:

Velhasıl, çağrım dimdik ayaktadır canlar. Her türlü desteğinize, armağanınıza tamamen açığım. Şu sıralar benim en kuvvetli armağanlarım; düşünmek, hayal etmek, yazmak, tutarlı bir yaşama doğru yol almak ve bu yola girmek isteyen diğerlerine içsel ve dışsal süreçlerinde destek olmak gibi şeylerden ibaret. Bunlar, çoğunlukla paraya doğrudan erişmemi sağlamıyor ama olsun, varsın. Beni destekleyen dostların varlığı ve katkıları yetiyor.

————————————–

Geçen ay yapmış olduğum destek çağrısı için buradan buyrunuz. ((;

emreertegun@gmail.com

4 Yorum

  • Burcu

    bir yorum yazasım var ama şu an akmadı. Yeniden okuyayım hatırlayayım konuşmaları tartışmaları da belki bir katkım olur. Açtığın kalbinin, aklının köşelerini severim.

  • BERNA SAĞUN

    Aslında, her birimizin zaman zaman yardıma ihtiyacı oluyor. Ama öyle bir noktaya geldik ki, çoğu kez yardıma ihtiyacımız olduğunu farketmekte çok zorlanıyoruz. Kendi ayaklarımız üzerinden durmayı, bir zorunluluk gibi algılıyoruz ve belki fazla abartıyoruz. Yardıma ihtiyacımız olduğunu farkettiğimizde ise, bunu açık yüreklilikle, özellikle de yüksek sesle dile getirmekten ödümüz kopuyor.
    Bu anlamda, yardım çağrılarının benim için anlamı büyük. Bence, bu kadar samimi bir şekilde yardım çağrısı yapabilmek çok değerli.
    Yanlış anlaşılma korkun için de bir-iki söz söyleyesim var. Açıkçası senin çağrıların için hiçbir zaman farklı düşüncelerim olmasa da, "armağan ekonomisi" adı altında son dönemlerde yapılan pek çok çağrıda aynı samimiyeti göremediğim için canım sıkılıyor. Her çağrının kendi gerekçesi ve haklı sebepleri vardır muhtemelen ama yine de sıkılıyor işte canım. Çünkü, bende bu tür (olumsuz) duygular uyandıran çağrıların, sizlere de zarar verdiğini düşünüyorum.

    Elimden geldiğince farklı noktalardaki çağrılara, (bazen) karınca kararınca da olsa destek vermeye çalışıyorum. Ama, aslına bakarsan, bu çağrılara destek vermemin en temel sebebi, yardım etmeye olan ihtiyacım. Birisine gerçekten yardım edebildiğimi düşündüğümde çok mutlu oluyorum. Yani, bir bakıma yardım isteyenin ihtiyacı ile, benim yardım etmeye olan ihtiyacım buluşup, güzel bir şeye dönüşüyorlar.
    Yorumu, yazıdan uzun bir hale getirmeden keseyim 🙂 Sevgiyle

  • emre

    yorumlar için teşekkürler berna ((:

    bazı çağrılarda ben de benzer hislere girip çıkabiliyorum ama işte yolumuzu el yordamıyla bulmaya çalışıyoruz ya, belki bunun zorluklarını yaşıyoruz zaman zaman. bunla birlikte bu konuların içinin boşalabileceğine dair endişelendiğim olmuyor değil. nasıl etmeli, ben de bilmiyorum ((:

BERNA SAĞUN için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir