alıntılar
Sevdiğim kitaplardan yaptığım alıntılar ve İngilizceden çevirdiğim yazılar...
-
Başkalarını Yargılamak Üzerine – Ram Dass
Bugün Ram Dass’ın şu güzel cümleleriyle karşılaştım ve hemencecik çeviriverdim. Funda da kontrol ederek birkaç güzel öneriyle çevirinin okunurluğunu kolaylaştırdı. Kendimin ve tüm okuyanların kalbine dokunması, içselleşmesi dileğimle… *** *** *** Başkalarını Yargılamak Üzerine “Zihninizin nasıl yargıladığını izleyin. Yargılar, kısmen kendi korkularınızdan çıkagelirler. Diğer insanları yargılarsınız çünkü kendi oluşunuzda rahat değilsinizdir. Yargılayarak diğer insanlarla ilişkilerinizde nerede durduğunuzu anlarsınız. Yargılayan zihin son derece bölücüdür. Ayırır. Ayrılma, kalbinizi kapatır. Eğer birine kalbinizi kapatırsanız, kendi acılarınızı ve onlarınkini devam ettirirsiniz. Yargılama hâlinden çıkmak, açık bir kalple sizin ve onların çıkmazlarına değer vermeyi öğrenmek anlamına gelir. İşte o zaman, ayrılma yaratmaksızın kendinizin ve diğerlerinin sadece olmasına* izin verebilirsiniz. Tek gerçek oyun, olma* oyunudur, güçlü…
-
Kurtlarla Koşan Kadınlar’dan
Kurtlarla Koşan Kadınlar, son yıllarda çevremde beliren kadınların -galiba- tamamında olan ve birçoklarının başucu kitabı. Üç buçuk yıl kadar önce ben de okumuş ve bunun sadece kadınlara değil, erkeklere de hitap ettiğini düşünmüştüm. Notlarımı, defterlerimi toparlarken karşıma, kitaptan almış olduğum notlar çıktı ve bir kısmını burada paylaşmak istedim. “(…) ilerlemeyi önleyen iki şey olduğunu görürüz: İştahların akıl çelmesi ve karanlık yabancı – bu yabancı kimi zaman psişenin içindeki doğuştan gelen baskı uygulayıcıdır, kimi zaman da dış dünyadaki bir kişi ya da durum. Bunlara aldırmayan her gezgin, bu yağmacı ve çapulcuları nasıl yenilgiye uğratacağını içten içe bilir.” “İnsanlardan farklı olarak kurtlar; hayatın, enerjinin, gücün, besinin ve fırsatların iniş çıkışlarını şaşırtıcı bulmaz,…
-
“Ekolojik Bir Topluma Doğru”dan – Murray Bookchin
Hızımı alamadım devam edeyim. Geçtiğimiz yaz okuyup çok beğendiğim, hatta biraz fazla beğendiğim bir kitap daha… Ekolojik Bir Topluma Doğru, Murray Bookchin’in, çoğu 1970’lerde yazılmış bir takım makalelerinin bir araya gelmesinden oluşuyor. 90’larda Ayrıntı Yayınları’ndan da yayımlanmış olan kitap, 2014 yılında Sümer Yayıncılık ile tekrar okuyuculara sunulmuş; ne de iyi olmuş. Ekolojik Bir Topluma Doğru’yu okurken (ki hala ikinci kez okumam ve biraz daha içselleştirmem için masamda beni bekliyor) kalbimin hızlanmasına şahit oldum. Yapmamız gerekeni, ekolojik hareketin (anarşist bir bakışla) gitmesinin hayırlı olacağı yönü, yolları -bence- çok iyi anlatmış. Kişisel olarak beni heyecanlandıran diğer konu ise Bookchin’in 40 yıl önce yazdıklarının benim hayat felsefemle ve yaşam tarzımla yüksek örtüşme hali…
-
“Düzenden Kaosa Zuhur”dan – Tayfun Gönül – Gediz Akdeniz
Geçtiğimiz yıl, Tayfun Gönül’ün (yakın zamanda kaybettiğimiz sıkı bir anarşist, ayrıca bu topraklardan çıkan ilk vicdani retçi) Gediz Akdeniz’le (Avrupa’nın önde gelen fizikçilerinden) yapmış olduğu söyleşinin meyvesi olan Düzenden Kaosa Zuhur (Kaos Yayınları) adlı kitabı okumuş ve pek beğenmiştim. Özellikle önemli bulduğum yerlerden notlar almıştım; nihayet buraya aktarmanın sırası geldi. Kitapta, yani söyleşide, yok yok: Çokça modernite-post modernite sorgulamaları, bolca Baudrillard çözümlemeleri, ÇArşı grubu, Bergama köylüleri, 68 hareketi, anarşistler ve daha nice konu… Tabii, kitabı okumayanlar için sadece bu notlara bakmanın ne ifade edeceğinden emin değilim ama yine de paylaşıyorum. Aldığım notlardan bazılarında cümleyi olduğu gibi almışım, bazısında ise kendi anladığım şekilde kısaca… Ayrıca söylenenlerin hangisi T.Gönül’ün, hangisi G.Akdeniz’in; not etmemişim. Son olarak,…
-
“Farkındalığın Işığı”ndan – J. Krishnamurti
Bir Krishnamurti notlarıyla daha karşınızdayım. Bu sefer farklı bir kitaptan, “Farkındalığın Işığı”ndan… —————————————— – (…) zamanla insanın tüm yaşamı kasetlerle yönetilir hale gelir. Ve kişi robotlaşır. (Sunuş kısmından – Nil Gün) – Koşullanmış beyinlerle topluma uyum sağlayabiliriz ama yaşama asla! Özdoğamız yaşamın ta kendisidir. Kabul görmek, onaylanmak uğruna kendimize yabancılaşmayı mı seçiyoruz; yoksa -öz doğamızı ifade ederek- yaşamın yaratıcılığına katkıda bulunmayı ve kendimizi tanımayı mı? (Sunuş kısmından – Nil Gün) – Niçin zeka, yazmak, düşünmek, icatlar ve keşifler bu kadar önem kazandı? Neden şefkat, ilgi, sevgi, yakınlık düşünceden daha önemsiz? – Çoğumuz ikinci el insanlar haline geldik. Okuyoruz, üniversiteye gidiyoruz, bilgi biriktiriyoruz. (…) Orijinal hiçbir şey yok. Yalnızca tekrar ediyoruz.…
-
“İlişki Üzerine”den – J. Krishnamurti
“İlişki Üzerine”, okuduğum ilk Jiddu Krishnamurti kitabıydı* (Eylül 2014’te) ve beni derinden etkilemişti. Sonradan okuduğum kitaplarında da hayata ve kendime dair önemli şeyler buldum. Bir süre sonra biraz kendini tekrar ediyor gibi gelmeye başladı gerçi ama bilemiyorum. Dün; eski defterleri karıştırırken, bu kitaptan defterime yazmış olduğum notları gördüm ve hala paylaşmamış olduğumu fark ettim. Bugüne kısmetmiş… Kitabın farklı yerlerinden alıntılar yazacağım için, her cümleyi kendi içinde değerlendirmenizi öneririm. Yani bir üstteki cümleyle çoğunlukla bağlantı kuramayabilirsiniz. Ayrıca her birine yüzde yüz katılıyor değilim ama hepsini dikkate değer buluyorum. * Bildiğim kadarıyla, Krishnamurti’nin hususi oturup yazmış olduğu bir kitabı yok. Piyasadaki tüm kitapları, konuşmalarından yapılan alıntılardan ibaret. —————————————— – Gerçeği kavramaktan bizi…
-
Mülksüzler’den…
Bugünlerde ikinci kez okuduğum ve herkese çok çok önerdiğim Mülksüzler‘in altını çizdiğim kimi kısımları: ‘Bütün duvarlar gibi iki anlamlı, iki yüzlüydü. Neyin içeride, neyin dışarıda olduğu, duvarın hangi yanından baktığınıza bağlıydı.’ ‘İnsanın sevmediği bir işi yapması ahlak dışı değil miydi?’ ‘Düşüncenin doğasında iletilmek vardır: yazılmak, konuşulmak, gerçekleştirilmek. Düşünce çimen gibidir. Işığı ara, kalabalıkları sever, melezlenmek için can atar, üzerine basıldıkça daha iyi büyür.’ ‘ “Yalnızca kendi inisiyatifnizle mi?” dedi Oiie. “Bu, tanıdığım tek inisiyatiftir,” dedi Shevek, gülümseyerek, büyük bir açık sözlülükle.’ ‘Geri dönmeyen, ya da haberlerini iletecek gemileri göndermeyen kaşif, kaşif değildir, olsa olsa bir maceracıdır; oğulları da sürgünde doğar.’ ‘… altına inmeyecekleri bir sınır vardı: Kent öncesi, teknoloji öncesi kabile…