bize dair

Yeniden başla

Bu yazı HT hayat için yazıldı ve 11.11.2020’de yayımlandı. https://hthayat.haberturk.com/yazarlar/emre-ertegun/1075331-yeniden-basla

***

Start again…

Start again…

Yeniden başlayın…

Yeniden başlayın…

Kulağımda S.N.Goenka’nın -ve ardından tercümanın- sesi çınlıyor bu sabah. Yıllar önce katılmış olduğum 10 günlük Vippassana meditasyon inzivasında her seans bu şekilde başlıyordu; Goenka’nın çatallı, kırçıllı, boğazdan gelen komutlarıyla: Start again… Start again…

Meditasyon tam da öyle bir şey; sürekli ve sürekli yeniden başlamak icap ediyor. Sadece her meditasyona oturduğunda değil, maymun zihnin kaçınılmaz olarak bir yerlere kaydıkça, yani aynı oturumun içindeyken de yeniden ve yeniden başa dönmek gerekiyor. Kendine kızmaya gerek yok, üzülmeye, bozulmaya, “beceremiyorum”lara hiç gerek yok. Yapman gereken, yeniden ve yeniden nefesine dönmek (ya da her ne meditasyonu ise, onun yönelttiği yere)…

Yüzlerce ve binlerce kere otursan da her seferinde yeniden başlarsın. “Ben meditasyon yapmayı biliyorum” diye bir şey söylemek manasız mesela (Meditasyon için “yapmak” fiili de bana doğru gelmiyor gerçi). Her defasında yeni bir deneyim seni bekler. Nefes alışverişlerin değişir, bedenindeki tepkiler değişir, zihninin maymunluk katsayısı ve çapı değişir; her şey değişir ve hep yeniden ve yeniden bakarsın içinden geçtiğin hâllere… Oysaki “biliyorum” işi bozar; gelişmeyi, ilerlemeyi, yol almayı durdurur.

Yaşama da aynı şekilde bakabilir miyim? Rumî’nin dediği üzere her nefeste yenilenen dünya anbean güncellenirken benim yapmam gereken de yeniden ve yeniden başlayarak yeni sürümlere ayak uydurmaktan başka bir şey olabilir mi?

Her şey ters mi gitti/gidiyor? Yeniden başla… Zorluklar mı var? Bazen olan biten her şey çok mu fazla geliyor? Dayanamıyor musun? Yeniden başla…

Hayatında her şey yolunda ve afiyette misin? Fark etmez, yeniden başla. An değişti ve yeni an’a uyum sağlamak için yeniden başla. Dün dünde kaldı; yeni şeyler söylemek, yeniye yürümek istiyorsan yeniden başla. Aksi takdirde küflenmekten, çürümekten kaçış yok.

***

Günden güne, an’dan an’a, tam bir akış hâlinde ve kendiliğindenlik içinde yaşamak bir seçim olabilir elbette lakin bu, çok azımız için geçerli olabilecek bir seçenek. O veya bu sebeple çoğumuz daha öngörülebilir ve düzenli hayatlar yaşamak istiyoruz. Ama zaten sürekli yeniden başlamak; illaki hiç kalıcı şeyler yapmamak, uzun vadeli ilişkilere girmemek, işten, güçten ve her şeyden elini ayağını çekmek anlamına gelmek durumunda değil.

Şöyle söyleyebiliriz sanki: Daha kalıcı ve uzun erimli uğraşlar ve ilişkiler içindeyken bile içinde olduğumuz hâli her fırsatta yeniden fark ederek, bu hâli onurlandırarak ve ona göre eyleyerek oluşumuzu sürdürebiliriz mesela. Uzun süreli bir projenin içine girmeye karar vermiş ama bazı günler bu kararımla ilgili iyi hissetmiyor olabilirim. Ama söz vermişimdir, bana bağlı olan durumlar, kişiler, işler, güçler vardır vs. Bu durumda yeniden başlamak, çocukça bir sorumsuzlukla oyun alanından uzaklaşmak değil de o anki hâlimle ne yapabileceğime bakmak, mümkünse kendime biraz nefeslenme alanı açmak olabilir. Ve belki her şeyden önce, bu hâlimin de olağan bir durum teşkil ettiğini, bu iniş-çıkışların son derece normal ve hatta kaçınılmaz olduğunu fark edebilirim. Bunu fark ettiğim ve kabul ettiğim an’da bile bir rahatlama gelecektir.

Ya da köklenmesine niyet ettiğim bir yakın ilişkinin içindeyimdir ve bu, tüm sürecin güllük gülistanlık olacağını göstermez; mutlaka sıkıntılar, zorlanmalar, düşüp kalkmalar olacaktır. Burada da yeniden başlamak demek, ilk zorlukta gidip yeni bir ilişkiye atlamak demek değil. Ama belki ilişkiye ve o kişiye ya da kişilere, tabii bir de kendine, her an yeni gözlerle bakmak, her seferinde ilk kez görüyormuşcasına yaklaşmak demek. Tabii ki hafıza ve zihin diye bir şey varken bu kadarı uç nokta gibi görünüyor olabilir fakat buraya ne kadar yakın bir yerde olursak o kadar hayırlı gibi geliyor bana. Diğer tarafa yaklaştıkça ilişkiyi, kişileri, durumları etiketliyor, kalıplara sokuyoruz. Bunu yaptıkça kendimizin ve karşı tarafın sürekli yenilenen sürümlerini değil de, kafamızda oluşan imajlarını görüyoruz. Oysaki an değişti, dünya artık başka bir yer, sen güncellendin, o yenilendi; bunun bilinciyle devam edebilir miyiz? Bir sonraki an, yine, tüm değişkenlerin değişeceğini de hatırlayarak (adı üstünde, değişken)…

“Biliyorum” demek, dinamik olan her alanda işi bozuyor. Yerçekimi kuvvetini biliyor olabilirsin, dört işlemi biliyor olabilirsin, suyu oluşturan hidrojen ve oksijeni biliyor olabilirsin fakat kişileri bilemezsin, ilişkileri bilemezsin; hatta bostanda sebze yetiştirmeyi bile bilemezsin. Yaşamın çoğu öğesinin değişkenliği ve öngörülemezliği, bilmeyi gayrimümkün kılar. Ve yine bu, geçmişten öğrenmeye, deneyim biriktirmeye ve çıkarımlar yapmaya engel değildir fakat ne kadar öğrensek de, ne kadar dikkatli gözlemlesek ve defalarca deneyimlesek de mutlaka hesaba katmadığımız, katamadığımız değişkenler durumu etkileyecektir. Bunu hep akılda tutmak ve her an tetikte, duru ve apaçık bir zihinle yaşamak iyi fikir gibi görünüyor.

***

10. gün, son meditasyonda Goenka aynı çatallı sesiyle, yine, yeniden başlamamızı söylüyordu. Ve hâlâ da dünyanın çeşitli yerlerinde aynı ses aynı şekilde hatırlatıyor bize, yaşamın sırlarından birini: Start again… Start again…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir