31 Ağustos itibariyle deney sona erdi. Geçtiğimiz günlerde destekçilere biri minik bir bilgilendirme, diğeri daha uzun bir mektup olmak üzere iki adet e-posta gönderdim. Aşağıya onları kopyalayacağım. Geçen ay “Son ay, yetişin!” deyince on iki yeni arkadaşım daha ucundan tuttu bu deneyin; ikisi isim paylaşmak istemedi, diğer onu ise: Müge Ayma, Yeşim Şahin, Elif Böcekli, Mahinur Sarıkaya, Filiz Telek, Atakan Doğan, İdil Kışlal, Ramazan Çiftçi, Sevil Durugöl ve Sevim Ergin.
Aynı şekilde, yine son ay olduğu için daha önce destek vermiş olan bazı arkadaşlar son bir kez elimden tuttular, zaten her ay destek olmaya devam edenler ekstraya girdiler, derken aşağıda göreceğiniz -benim için- çok yüksek miktarlara ulaştık ve pek mutlu oldum.
“Peki şimdi ne olacak?”ın cevabını mektupta göreceksiniz de bununla birlikte böyle bir enerji yakalamışken bunu başka “ekstrem”lerin hayatını kolaylaştıracak bir şeye evriltme isteği de dolanıyor aslında içimde. Enerji bulup bunla ilgilenmem zor gibi gerçi ama mesela bir kitle fonlama kampanyası başlatıp inandığı doğrultuda yaşamak isteyen ve bunu gerçekleştirebilmek için gereksinim duyduğu az miktarda paraya ulaşmakta sıkıntı çeken dostlara destek olma isteğim var. Bakarsınız öyle bir şeye de ön ayak olmayı denerim bir ara. Hele bi’ İstanbul günleri geçsin de… ((:
Çok uzatmadan mektuplara geçiyorum. Sevgiyle kalın.
sonumtrak mektup ((;
Dostlar!
“Sonumtrak mektup” diye başladım ama galiba bunu kısa kesip asıl “son” mektubu birkaç gün içinde yazacağım. 31 Ağustos itibariyle deney bitti ya, kaç gündür durumu paylaşmak için içim titreşiyor da fırsat bulamıyorum.
Şimdilik sadece aylık sayısal bilgileri paylaşıp kaçıyorum. Sonrasında hem genel değerlendirme yaparım hem de duygu ve düşüncelerimi yazarım. Çok şey var içimde…
Ağustos ayı için yapmış olduğum son çağrı sonrası epey bir teveccüh gördüm ve pek mutlu oldum. 12 yeni kişinin ve toplamda 29 kişinin desteğiyle 1.112 TL ulaştı bana ve aylık harcamam da 343,35 TL’de kalınca 768,65 TL artıda kapamış oldum ayı ve şahane oldu. Tam da içimden geçtiği gibi beni bir süre rahatlatacak bir meblağa ulaştık :))
Bundan sonrasıyla ilgili de bir sürü fikirlerim, şunlarım-bunlarım var ama şimdi işlere yardım etmek üzere gidiyorum. Tiz vakitte tekrar yazacağım.
Sevgiler (ama böyle bayaa çok sevgiler),
Emre
işte bu son mektup (sanırım)
Hey hey!
8 Ekim 2013’te başlayan “deney”imiz 31 Ağustos 2014 itibariyle son buldu ve şimdi kutlama zamanı ((: İçimde 1.200 ayrı ses ve hissiyat var söze gelmeyi bekleyen, nasıl bir sentez çıkacak, hiçbir fikrim yok. Ama bilmeden başlıyorum, çoğu zamanki gibi…
Ve yine çoğu zamanki gibi, sayısal verilerle başlamak yazının akışını kolaylaştırır umuduyla başlıyorum bakalım. Birkaç gün önce Ağustos ayı bilgilerini vermiştim zaten, şimdi genel bilanço ile ilgili kısa bilgiler gelsin: 11 ayda bana verdiğiniz veya gönderdiğiniz para armağanlarının toplamı 6.398 TL‘yi, bu ay dahil olan 12 yeni kişiyle birlikte bu işin ucundan tutan toplam kişi sayısı ise 58‘i bulmuş.
…
Yazmakta zorlanıyorum, çünkü zihnim fena halde aktif şu anda ve çok fazla şey uçuşuyor. Dün İstanbul’a geldiğim ve bir süre burada olacağım için hep de aktif kalacak; zira koşturma hali daim olacak. Bu mektubu geciktirmek de istemiyorum, aceleye getirmek de; e nasıl olacak…
Denemeye devam…
Baştan beri bu “şey”e bir isim bulamadım ve bir şekilde “deney” kaldı adı. Tam olarak içime sinmedi aslında hiç ama daha iyisini de bulamadım. Ayrıca “deney” deyip durmakla birlikte parasal ihtiyaçlarımı bayağı bayağı bu şekilde geçirdim 11 ay boyunca, hiç azımsanacak gibi değil. E şimdi kelimeleri ne kadar eğip büksem yeterince teşekkür edebilir miyim? Zor!! Ama gerçekten aşırı şükran doluyum, bunu belirteyim. Çalışma, üretme vs. konular öyle bir çarpılmış durumda ki adamın teki böyle bir taleple çıkınca “ohh biz eşekçi başı mıyız da çalışıyoruz?” düşüncesine sarılınma ihtimali çok yüksek aslında. Birçokları da sarılmıştır gerçi, ona da şüphem yok ama diğer yandan bu kadar destek almak da muhteşem. Parasal desteğin çok ötesinde bir destekten bahsediyorum bu arada ama detaylara girip ne kadar ve ne şekilde desteklendiğimi anlatıp egomu şişirmeyeceğim şimdi. Yalnızca Ömer Murat Ünsal dostumun destek olacağı zamanki yazışmamızda (henüz tanışmıyorduk kendisiyle) yazdığı birkaç cümleyi alıntılayacağım (kendisinden bunun için izin almadım ama benim anlatabileceğimden çok daha iyi anlatmıştı tee o zaman ve çok iyi gelmişti bana, kızmazsın di mi Ömer?):
“… Tüm sorumluluklardan, yaşın veya sosyal çevrenin gerektirdiklerinden, kültürel tortudan sıyrılıp tek başına, salt varolmanın hazzına, yaşamı duyumsamaya vermişsin belli ki kendini.. tek başına bu bi proje bence.. yaşam süresine yayılması makbul olan.. yani gidip dünyanın uzak köşelerininde soyu tükenmekte olan maymunların fotoğraflarını çekmen veya antartikayı yürüyerek katetmen veya bi başka işe imza atman gerekmiyor.”
Tüm hayatım; kolay tanımlanabilir olmayan, ele avuca sığmayan, formatsız bir proje gibi bir şey gerçekten de ve şekli şemali olmayan bir “şey”e böylesine destek almak harika hissettirdi hep, çok güzel bir şekilde sonlandığı şu günlerde hala da fazlasıyla hissettiriyor!
Bu arada geçtiğimiz ay “bitiriyorum” dedim ve birkaç kişiden bayağı ciddi karşı çıkış gördüm ve yine mutluluktan havalara uçup durdum. Şimdi listeden sıradan bakıyorum da otomatik ödemesini bir süre iptal etmek istemediğini söyleyen İstem; deneyi bitirmemem gerektiğini tekrar tekrar söyleyen ve bunda ısrar eden Betül; “o iş öyle olmaz, biz desteklemeye devam etmek istiyoruz” diyen Murat, Uygar ve şu anda atladığımı sandığım birkaç kişi daha… Yine gerek destekleyenlerden gerek dışarıdan “Eee, şimdi nasıl olacak peki?” sorusunu soran, meraklanan ve benim için endişelenen dostlar… Pofff! Çok zenginim, çok! Tam burada yine izin almadan bu sefer de Uygar’ın geçen ayki mektubundan bir alıntı yapacaktım ama her cümle öylesine güzel ki alıntı yapmayı beceremedim, tamamını paylaşmam lazım. Defalarca okudum da doyamadım hala, nasıl da güzel yazmış. Epey bir gözümü yaşarttı kendisi. Bütün bunlar bir kitaba dönerse eğer ve izni olursa kesinlikle hepsini alıntılayacağım.
Ama Uygar’a, Murat’a ve diğerlerine söylediğimi buradan da yazmakta bir sakınca görmüyorum. Ben her zaman her türlü armağanlaşmaya açık kalmak, tüm kanalları açık tutmak istiyorum. Dolayısıyla ne bugün ne de beş yıl sonra bana para veya başka herhangi bir armağan vermek isteyenleri reddederim. Fazla geliyorsa, ihtiyacım yoksa dolaşıma sokarım, ben de başkasına armağan ediveririm, olur biter. Yapmadığım şey de değil nihayetinde ((: Aldıkça daha çok vermeye, verdikçe daha çok almaya başladığımı görüyorum sürekli. Bunu niye durdurayım ki… Velhasıl içinizden geliyorsa durmayınız efen’im. Deneyi bitirmek demek alışverişimizi kesmek demek değil. Ama harcamalarımı takip etmek, kendimle yarışarak her ay daha az harcamaya çalışmak, “bu ay kaç kişi destekledi” sorusunun peşinde koşmak istemiyorum; hepsi bu aslında.
“Eee, şimdi nasıl olacak peki?” sorusunun cevabına gelince… Geçen gün yazdığım üzere bu ay ciddi bir fazla verdim zaten ki o fazla, yaklaşık olarak iki aylık harcamama tekabül ediyor. Bununla kalmadı, ben rakamları paylaştıktan sonra para vermeye, göndermeye devam eden dostlar oldu; bununla da kalmadı, “şimdi paraya ihtiyacın olur senin” diyen babamdan yıllar sonra ilk kez para aldım; yine bitmedi, düzeltisini yapmış olduğum kitabın aylar sonra ancak basıldığını ve parasını (çok bir şey değil gerçi ama yine yaklaşık bir aylık harcamam) bugünlerde alacağımı, tam da deneyin bitişinden iki gün sonra öğrendim. Yani diyorum ki ben akışa ve hayata güvendikçe ve hissettiğim doğrultuda yaşamaya devam ettikçe hayat beni ödüllendiriyor zaten. O kadar rahatım ki bu konuda, anlatamam. ((:
Ayrıca zaman zaman gerçekleştireceğim(iz) atölyelerden, -mümkünse daha düzenli bir şekilde- düzelti işlerinden, belki yine mini yürüyüş rehberliği vs.den harçlığımın bir kısmını, belki de tamamını çıkarabileceğimi umuyorum. Bununla birlikte geçen ay “aklımda bir şey var ama daha sonra haber edeyim” dediğim bir şey daha var ki o da blogda her yazının altında yer alacak bir çeşit destek çağrısı. Yabancı bir blogda görmüştüm de aklımda kalmıştı ne zamandır. Tam kurgulamadım henüz ama birkaç gün içinde görürsünüz sanıyorum. “Deney”den farkı ise şu olacak: Şimdiye kadar “doğrudan yaşamımı”, Murat’ın deyimiyle “projemi” desteklemeye davet etmiştim insanları; şimdi ise, yazıyı beğenenleri buna karşılık olarak armağan vermeye davet edeceğim. Böyle yazınca pek anlaşılır olmadığının farkındayım ama sanırım birkaç gün içinde yapacağım zaten bunu, görürsünüz. Zaten çok geç oldu (an itibariyle 01:31) ve çok yoğun bir gündü. Devam etmekte zorlanıyorum şu anda.
Ne kadar yazsam yetmeyecek ama çok da uzattım zaten. Tam olarak içime sinmeyen bu son mektubu göndereceğim birazdan. Gerçi konu kısmında görmüş olduğunuz “sanırım”a sığınarak sizlere tekrar yazmaya kalkarsam da şaşırmayın ve benden sıkılmayın, olur mu?
Sağlıcakla kalın, şükran da şükran…
—————————————–
Eğer bu veya diğer bir yazım -veya eylemim- bir yerlerinize dokunduysa; sizi mutlu ettiyse, ilham verdiyse, düşündürdüyse, bir şeyler yapmak üzere harekete geçmek için teşvik ettiyse vs. ve buna karşılık olarak bana para veya başka bir armağan iletmek isterseniz bi’ ses verin lütfen: emreertegun@gmail.com