bana dair,  bize dair

Erkeklerle aşka düşmek

Bu yazı HT Hayat için yazıldı ve ilk olarak orada yayımlandı. https://hthayat.haberturk.com/yazarlar/emre-ertegun/1078074-erkeklerle-aska-dusmek

***

Geçtiğimiz perşembe bir grup erkekle dört hafta sürecek bir yolculuğa başladık. Erkek Erkeğe ismini verdiğim süreçte haftada bir çevrimiçi çembere oturuyor, ayrıca çemberler arasındaki günlerde yönlendirmelerim doğrultusunda mesajlaşma grubu üzerinden kendimizden haber veriyor, her gün kısa da olsa kendimizi ve birbirimizi duyma şansı yakalıyoruz.

Grupla da paylaştığım üzere ilk günden aşka düştüm. Daha ilk çemberde katılımcıların tatlılığı, içtenliği ve şeffaflığından çok etkilendim; ardından gruptaki paylaşımlar da bu durumu beslemeye devam etti ve ediyor.

Daha ziyade karma gruplarla çalışmaya alışkınım ama o durumlarda da grupta en yükseldiğim kişiler genelde erkekler oluyor. Kendini bilme yolculuğuna giren kişilerin büyük kısmını kadınların oluşturması ve erkeklerin duygularını, kırılganlıklarını ifade etmelerinin çok daha az görünen bir durum olması nedeniyle olsa gerek, içimde basbayağı pozitif ayrımcılık oluşuyor erkeklere yönelik.

Kadın-erkek eşitliği konusunda sağlanan tüm ilerlemelere rağmen birçok açıdan henüz oraya varmış değiliz. Erkekler iş yaşamının, sosyal ve toplumsal hayatın, ekonominin çok daha içindeler; dünyanın birçok yerinde. Bunun kadınlar ve aslında hepimiz açısından tatsız tarafları bambaşka bir yazının konusu…

Hemcinslerimin açık ara geride olduğunu gözlemlediğim konu başlığı ise kendiyle hemhâl olma yolculuğu… Erkekler yukarıda yazmış olduğum alanlarda o kadar ön plandalar ve dış dünya ile o kadar meşguller ki içe dönme, kendilerini tanıma, duygularını fark etme ve ifade etme, gerçek ihtiyaçlarını fark etme gibi sulara girme olanağı bulmakta zorlanıyorlar. Üzerlerine düşen ve fazla sorgulamadan taşımaya çalıştıkları toplumsal cinsiyet rolleri de onların buralarla ilgilenmeleri için pek destek olmuyor. Ekonomik döngülerdeki ve diğer alanlardaki rollerini hakkıyla oynamaları için kendileri ile uğraşmaları pek istenir bir şey değil elbette.

Elbette ki bütün bunlar genelleme ve tek tek herkesi yansıtmadığı muhakkak; üstelik konuyu tüm yönleriyle kapsamadığının farkındayım. Yine de genel durumu kısaca anlattığını düşünüyorum. Ve işte tüm bu toplumsal, ekonomik görevlerin altında ayakta durmaya çalışan erkeklerin içe dönüş alanlarında olmasını yukarıdaki nedenlerle fazladan bir heyecanla alkışlıyorum.

Kendinle çalışmak yavaşlamak demek, ezberleri sorgulamak demek; durmak, dinlenmek, mola almak, belki bir süre bir şey yapmamak ya da az yapmak, daha ziyade kim olduğunu aramak demek. Hâl böyleyken sistem ister mi en önemli dayanağının böyle “antin kuntin” işlere girmesini? Makinenin çarklarını kim yağlayacak o zaman?

Kendimizi, birbirimizi ve gezegeni tüketen bir sistemi besleyip sürdürmektense en az zararı vermek ve mümkünse onarmak için atılan her adımı sevinçle karşılıyorum; elbette ki kadın-erkek ayrımı yapmaksızın… Erkekleri daha fazla şakşaklamam, onların bu anlamda üzerlerindeki yükün daha fazla olduğunu görmem ve attıkları adımların çok büyük cesaret gerektirdiğini düşünmemden ileri geliyor.

Ve işte bu yolun yolcularına şahitlik ettikçe de içimde dev sevgi kabarcıkları oluşuyor ve ilk Erkek Erkeğe çalışmasının güzel ruhlarıyla yaşadığım da bu. Şükür…

Umuyorum ki erkekleri bu yollarda daha fazla göreceğiz. Kendi adıma, elimden geleni yapmaya hazır, istekli ve heyecanlıyım. Gerek çevrimiçi gerekse yüz yüze bir aradalıkların çağrılarını yapmaya devam edeceğim gibi görünüyor. Dilerim ki nasip olsun…

Bir anekdotla bitirmeme müsaade edin. Açmış olduğum alanlara dair bunca zamandır çok güzel şeyler duyageldim ve en tatlı ve komiklerinden biri bugün grubumuza bir ses kaydı ile geldi; sevinç ve kahkaha ile karşıladım. Arkadaşımın iznini alarak paylaşıyorum:

“Burada kendimi nedense çok rahat hissediyorum, her şeyi anlatabilirim. Yani yarın yanlışlıkla altıma sıçsam, gelirim burada derim ki ‘Arkadaşlar ben bugün altıma sıçtım!’; bunu söyleyebilirim. Bunu burada söyleyebilirim ama başka kimseye de söyleyemem; kız arkadaşıma bile ‘Ben altıma sıçtım’ demem yani. Bu benim çok hoşuma gidiyor. (…) Bu kadar özgür ve kendimizi rahatça ifade edebildiğimiz bu alan çok rahatlatıyor.”

Daha ilk çember sonrasında bu noktaya gelmiş olmaya dev şükür!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir