-
çember – 102
İkinci döneme hoş geldiniz. Birinci dönem notlarına çember – 101 adlı yazıdan erişebilirsiniz. Eğer ki onu okumadıysanız ve hele ki çembere yabancı iseniz, önce o yazıya gidip sonra buradan devam etmenizi öneririm. Şimdi yavaştan derinleşme zamanı… Bu ve bundan sonraki yazılarda (muhtemel sırada iki tane daha var) çemberin bana en önemli gelen noktalarından birkaçını dillendirmek istiyorum. *** Çemberin en sevdiğim yanlarından biri, herkesle ve her şeyle bir olduğumuzu hatırlatması; özellikle geçtiğimiz yazıda paylaşmış olduğum ilkeler çerçevesinde aktığında (kalpten dinleme, kalpten konuşma, spontanlık ve özde kalma) alanda müthiş bir sevgi, şefkat yoğunluğu oluşması… Hemen her çemberde çoğu kişinin paylaşımında kendimizi buluruz ve özellikle ilk kez oturanlar buna şaşırır; “Sanki hep ben…
-
Çember ve merkez
Uzun zamandır hayatımın temel bileşeni olmakla kalmayıp özellikle bu yıl insanlarla da daha fazla paylaştığım çembere dair yazma niyetim var bir süredir. Böylesine basit ilkeler/niyetler etrafında dönen bir uygulamanın nasıl bu kadar güçlü ve derin olduğu benim için hâlâ şaşkınlık konusu. Basit kelimesini doğru anlamak önemli. Geçtiğimiz yılki çemberlerden birinde çember için defaatle kullanmış olduğum bu kelimenin katılımcılardan birini zorladığını duymuştum kendisinden. Uyguladığımız şeyi değersizleştiriyorum gibi gelmişti ona. Her şeyin karmaşıklaştığı günümüz dünyasında basitlikten kaçar hâle gelindiğini, dahası basit’in küçümsendiğini gözlemliyorum. Sanıyorum ki marifet, tam da bu karmaşıklaşan yaşamın içinde basit kalabilmek. Ki bu herkes için o kadar da kolay değil. Evet bunlar sıkça karıştırılan sözcükler ve üstlerine tefekkür edilmesini…