-
kahvaltı ve hikâyeleri
“Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmemAma kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı”-Cemal Süreya- Dün sabahki kahvaltımızın çekici görüntüsü, içimde bunu bir şekilde paylaşma heyecanı oluşturdu. Önce malzemeleri masaya taşıyıp henüz yerleştirmeden -hiç adetim olmadığı üzere- bu muhteşem manzaranın fotoğrafını çektim. Şimdi de kim bilir neler söyleyeceğim üzerine. (Bende sistem genelde böyle çalışıyor: Yazıya bir fikir veya bir duyguyla başlıyorum ve benim de bilmediğim bir yerlere doğru hep birlikte yolculuğa çıkıyoruz.) Bir sofra asla sadece sofranın üzerinde görünen malzemelerden ibaret değil. Her birinin arkasında upuzun hikâyeler saklı. Bakmak istersen, buna gönüllüysen bu hikâyeler kendilerini açarlar. Aynı şey her insan ve her durum için de geçerli. Dikkatimizi vermediğimiz sürece, olan biten her şeyin…
-
the fil ve gözleri bağlı bizler
Sevmek, ruhun en kıymetli, belki de tek gerçek işi. Her şeyle ve herkesle bir ve bütün olduğumu gerçek anlamda idrak ettiğim zamanlarda ortada sevgiden başka bir şey kalmıyor. Böylesi zamanlarda her ağaç, her ot, her kedi-köpek veya kertenkele ve hatta her insanı olduğu gibi kabul edebiliyorum. “Kötülük” yapanları, “hatalar” yapanları dahil… Tırnak içine almam boşuna değil; neye göre kötü, kime göre hata… (Yazının kalanındaki tırnaklara da dikkat! Her biri göreliliği hatırlatsın.) Bütün dünyayı ve olan-biten her şeyi, -klasik benzetmeyle- kocaman bir fil olarak düşündüğüm ve her birimizin gözleri bağlı bir şekilde bu filin küçücük bir kısmını tuttuğumuz gerçeğini göz önünde bulundurduğumda, herhangi bir konuda herhangi bir yargıda bulunmanın ne kadar…