bana dair,  bize dair

Senin için ne yapabilirim?

Dün içimde yanan bir şeyler vardı, ne olduğuna baktım baktım ve en sonunda aşağıdaki satırlar çıktı ve facebook’ta yayımlandı. Buradan da paylaşmak istedim. Çağrı, açık çağrıdır ve muhatabı herkestir. Bu, herkesin taleplerine koşabileceğimi garantilemez ama elimden gelen herhangi bir şey olursa tereddütsüz yapacağımı gösterir.

Bu arada şunu da eklemek isterim ki hayatımda belki hiç olmadığı kadar egosuz bir şekilde yaptım bu çağrıyı. Yani birileri için bir şeyler yapmayı her zaman severim, onun bunun yardımına koşmayı falan da öyle. Diğer koşuşlarımda “iyilik” yapmanın yanı sıra, sanki kendimi tatmin etmek, önemli olmak, işe yaramak gibi konular da vardı perde arkasında. Bu sefer çok daha saf bir şekilde kendimi ortak kulanıma açma, “bir”in içinde erime hissiyatı ile yaptım bu çağrıyı. Benim için milattır!

Sabahtan beri kafamda tek soru var ve hatta nedense İngilizce olarak dönüyor: How can I serve? Yani: Nasıl hizmet edebilirim?

Özellikle şu günlerde yaşadıklarımıza dair ama aynı zamanda “genel”e de dair… “Nasıl daha fazla hizmet edebilirim?”

Hatta bunu bir çeşit açık çağrı gibi mi yapmalı…

Dostlar, canlar, neye ihtiyacınız var? Sizin için ne yapabilirim? Zamanım var; konuşabilir, yazışabiliriz; belki İstanbul’a, Ankara’ya, oraya buraya gelebilirim. Çemberleyebiliriz, birlikte susabiliriz, sarılabiliriz, sarılma eylemleri yapabiliriz. Ne bileyim işte…
Birçoğunuzun değiştirmek istediğini bildiğim hayatlarınıza dair konuşabiliriz ya da her neye ihtiyacınız varsa, birlikte ona zaman ve dikkat verebiliriz…
İçimde bir yan da “otur oturduğun yerde” diyor. Sakin ve dengeli kalmaya devam et. Mesela haftaya, planladığın gibi, yürüyüşünü yap vs.
Kendime “Sen de kim oluyorsun!” diyen bir yanım da var elbette. Dinlememeye çalıştığım…
Ama bilmiyorum…
Ortaya (bu mesajı gören herkese) bi’ sorasım var: Senin için ne yapabilirim?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir