Uncategorized

“Basit”leşmek, “gerçek”leşmek

Şehirde olduğum şu günlerde dikkatimi çeken, bazen güldüğüm, şaşırdığım; bazense içimden ya da dışımdan eleştirdiğim bir takım uygulamalar, “sahip olunan” değişik eşyalar falan filan var.

– Makineleşmenin bir yere kadar faideli olduğu söylenebilir ve ben bunu tamamen reddedemem kesinlikle, en azından şimdilik. Ve fakat damacana pompasına 2-3 basmak o kadar mı zor da bunun da elektriklisini yaptınız be adamlar? (Damacana suyuna bağımlı olmak apayrı bir sıkıntı elbette ama şu anda konum o değil)

– Peki çekme karabiberi keyifle döndürmek varken -bunun da pillisini çıkarmışlar- bi’ düğmeye basarak bunu yapmaya gerçekten gerek var mı ki?

– Peki ya haşlanmış yumurtayı soymak için de bi’ aleti yapılmış olması… (Kaşıkla şey etmek o kadar zor mu ki?)
Onun fotoğrafını bulamadım, belki henüz Türkiye’de yokmuştur. Ama aratınca bambaşka bir aletle daha karşılaştım, arama motoruna “yumurta kırma aleti” falan yazarsanız çıkıyor.

Bilmiyorum yaa, bana gerçekten garip geliyor bu tip aletler ve yadırgıyorum, ne yalan söyliyim.

Bir de şehirde “hızlı yaşam”ın getirdiği bir takım alışkanlıklar var. Mesela salata için hazır sos kullanmak da ne ola? Eskiden tek tük görüyordum, şimdi -mutfak konusunda çok hassas olan- babamın bile bazen kullandığını görüyorum.

Bu aylarda yenen o çirkin domatesler, hıyarlar falan… İşin hem “kışın bunları yemek şart midur?” tarafı var hem lezzetsiz, kokusuz “şey”leri yiyor olma tarafı var hem de bunların mevsim dışı üretimlerinde -sanıyorum ki- normalden de fazla ilaçlı vs. üretiliyor olmaları var. Yani nerden tutsan elince kalıyor aslında ama devam da ediyoruz (ben etmiyorum) tüketmeye. Tadı -hem de hiç- gelmese de, koku namına bir şey olmasa da “domates” sandığımız “şey”i yiyoruz. Acayip işler…

Çok uzatasım yok ama dolaplarımızda yer alan onlarca ayakkabılardan, çantalardan, bi’ton kıyafetten birçokları rahatsız olmaya başladı artık, neyse ki. Birçokları da yazıp çiziyor artık bunlarla ilgili, iyi de oluyor.

Kimin nelerden vazgeçebileceğini bilemem elbette ama en azından sorgulamak, daha çok sorgulamak iyi geliyor bana. Her geçen gün azalacaktır satın alacağımız, tüketeceğimiz şeyler. Ben de öyle oldu/oluyor. Bu da hem bütçeye daha az yük demek hem de kullanmak zorunda hissedeceğimiz daha az eşya, obje, kıyafet vs…

Ya işte basitleşelim diyorum aslında kısacası, bi’ de “gerçek”leşelim. Kışın evleri hamam gibi yapmayalım mesela, accık üşüyelim, kazakla oturalım falan, ne biliyim. Kış abi, soğuk olacak tabii. (Tamam bu kış zaten hiç soğuk değil ama o da ayrı konu şimdi)

Çok şey geliyor daha aklıma da… ((:

—————————————–
Eğer bu veya diğer bir yazım -veya eylemim- bir yerlerinize dokunduysa; sizi mutlu ettiyse, ilham verdiyse, düşündürdüyse, bir şeyler yapmak üzere harekete geçmek için teşvik ettiyse vs. ve buna karşılık olarak bana para veya başka bir armağan iletmek isterseniz bi’ ses verin lütfen: emreertegun@gmail.com

Bir yorum

  • öz

    this is kapitalizm canım. bir de açılmış paketleri kapatmak için plastik bir zımbırtı var, üç gün, onu ilk gördüğüm zamanki şoku üzerimden atamamıştım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir