bize dair

Var mısın?

“(…)
Heeey
Ne duruyorsun be, at kendini denize
Geride bekleyenin varmış, aldırma
Görmüyor musun, her yanda hürriyet
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol
Git gidebildiğin yere” – 
Orhan Veli Kanık – Hürriyete Doğru‘dan

***

Her şeyi arkanda bırakmaya var mısın?

Hadi o zaman!

Toplumun sana yüklediği tüm o değerleri kompost yapıp kendine -sadece sana ait ve her an değişmeye, yenilenmeye açık- bir değer sistemi oluşturmaya var mısın?

Ezberlerini geride bırakmaya, -ama sonrasında kendine yeni ezberler yaratmayıp- her an açık zihinle var olmaya var mısın?

Doğa anayı ve içlerimizi kirleten tüm o günlük masum (!) eylemlerinden vazgeçmeye ve yerlerine daha temiz, daha coşkulu ve gerçekten masum olan eylemleri koymaya niyet etmeye var mısın?

Şimdi değilse ne zaman?

Üzerine yüklenmiş her türlü sorumluluğu terk etmeye, yalnızca sevgiyle bağlandığın (ama gerçekten sevgiyle) sorumluluklara daha da sıkı sarılmaya ve yenilerini keşfetmeye var mısın?

Sana ve Gaia’ya hizmet etmeyen alışkanlıklarından sıyrılmaya var mısın?

fotoğraf: ben; mevki: bizim balkon

Güneşle, yıldızlarla, ay’la, bulutlarla; apartmanların ve sokak lambalarının izin ver(me)diği ölçüde değil de ağaçların, göllerin ve dağların eşliğinde buluşmaya var mısın?

Beğenmediğin, eski inanç sistemlerine yüz vermezken yeni moda tinsel bir takım inançlara körü körüne bağlanmamaya; bunları da seçerek, hissederek, dikkatle hayatına almaya var mısın?

Sana ve dünyaya hizmet etmeyen ilişkilerini gözden geçirmeye, gerçek anlamda beslenebileceğin ilişkilere daha fazla emek vermeye var mısın?

Zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyin olmadığını -gerçekten, korkmadan- fark etmeye var mısın?

Hizmet etmeye var mısın? Kendine, diğerlerine, tüm canlılara hizmet etmeye… Armağanlarını bulup onları bütünün hayrına sevk etmeye var mısın?

Esir olduğun zihnini yavaşça bir kenara bırakarak (ama çok uzağa değil, o da lâzım) kalbine daha fazla alan açmaya var mısın?

Bu arada bedenini de unutmamaya, sana hizmet eden bu güzel varlığı güzel besinlerle, hareketle, eylemle beslemeye var mısın?

İçinde seni güzele, doğruya, gerçeğe çağıran sesleri bastırmaktan vazgeçmeye var mısın? Kendi güzeline, kendi doğruna, kendi gerçeğine çağıran sesleri…

En başta sen, her kişinin önemli olduğunu; en başta seninkiler, her adımın, her tercihin yaşamsal olduğunu fark etmeye ve artık -lütfen- bu farkındalığı eylemlerine yansıtmaya var mısın?

Sen değilsen kim?

Yavaşlamaya, sakinlemeye, bu hız’ın bizi mahvettiğini fark etmeye var mısın? Hızlı yaşamlar, hızlı yemekler, hızlı ilişkiler; tüket, tüket, tüket…

Seni çağıran her ne ise hemen bugün (yarın değil), hemen şimdi (akşam değil) bu doğrultuda küçük ya da büyük bir adım atmaya var mısın?

Artık sızlanmaktan, şikayet etmekten vazgeçip harekete geçmeye var mısın?

Hadi!!!

—————————————–

Blog yazarının üç notu: 

1 – Belki bilmiyorsundur, benim bir kitabım var, ismi “Yeni”ye Doğru. Okumak istersen, facebook sayfasına giderek en üstte sabitlenmiş olan iletide, onu nerelerde bulabileceğini öğrenebilirsin. Olmadı, yaz bana. 

2 – Bu blogdaki ve hayattaki tüm üretimim bütünden beslenip bütüne akmaktadır. Her türlü üretimimi, izin almadan, kısmen ya da tamamen paylaşabilir, çoğaltabilirsin. Hiçbir hakkı saklı değildir. Kaynak gösterirsen memnun olurum. 

3 – Eğer yukarıdaki veya başka bir yazım -veya belki de bir eylemim- bir yerlerine dokunduysa; seni mutlu ettiyse, düşündürdüyse, sana ilham verdiyse ve içinde benim için bir şeyler yapmak üzere harekete geçme isteği duymana yol açtıysa ve bunun sonucunda bana bir karşılık iletmek istersen: emreertegun@gmail.com adresinden bana ulaşır mısın?

4 Yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir