İnsanın çırası
Geçen haftaki yazı “Ben tanrıyı çırada gördüm” Kasım 2016’da yazılmıştı ve hemen ertesi gün, tamamlayıcısı olarak alttaki satırlar dökülüvermişti. Ufak tefek dokunuşlarla onu da bugüne taşımak istedim.
***
Dün heyecanla ve çabucak yazıverdiğim yazıda belki en önemli cümle şuydu: “Yanacak olanı yakacak olan, yanacak olanın içinde saklı. “Biraz şiirsel, biraz OruçAruobasal, biraz da varyaburadanyürünürsel.
Yürüyebilecek miyim diye bakıyorum şimdi.
Okuduğunuz ya da okumadığınız üzere, orada bahsettiğim çıra idi. Odunun içinden çıkan ve aslında onun bir parçası olan ama bir o kadar da ayrı madde. Özağırlığı ayrı, görünüşü ayrı, kokusu ayrı, işlevi ayrı. O olmasa da oluyor (ki her kütüğün içinde çıkmıyor); yokluğunda ateş yakamıyor falan değiliz. Ama gazete kâğıdı kullanır, ama ince çalı çırpı tutuşturur, ama kimyasal bir takım yakıcılar kullanır, o ateşi bir şekilde yakarız. Daha zor olur, daha geç olur, daha çok uğraştırır ama yanar. Çıra, ateşi kestirme yoldan yakarken çırasız ateş yakmak, kulağı ters taraftan tutmak gibidir. Ki bazen de yanmaz. Yanacak olanı yakmak her zaman o kadar kolay olmaz. Çıra yokken daha zor olur.
Çıra ve odun… Çıra ve odun… Çıra ve odun…
Yakan ve yanan… Yakan ve yanan… Yakan ve yanan…
Kalp ve insan… Kalp ve insan… Kalp ve insan…
***
İnsan bu dünyaya neden gelir?
Yanmaya…
Tutuşmaya…
Yanıp dönüşmeye…
Isınmaya, ısıtmaya, dönüşmeye ve dönüştürmeye…
Ateş dönüştürür; bir şeyi alır ve başka bir şey yapar.
Önce kendi dönüşür, sonra dönüştürür.
Ateş, dönüşümün kendisidir.
Yanan insan dönüşür, dönüşürken dönüştürür.
Yanmayan dönüşmez.
Gelir ve olması gereken* olamadan gider.
*İngilizce “supposed to be” denen…
Peki insanı ne yakar?
İnsanın çırası nedir?
Yüreğidir…
İnsanı yakacak olan kendi içidir, merkezidir.
İnsanın merkezi kalbidir.
Kalp bilir
Kalbe teslim olan kolayca tutuşur ve yanmaya başlar
Yanan ise dönüşür ve başka bir şey olur.
Yanan, yandığında huzura erer
Aksi takdirde hep bir sıkıntı, hep bir arayış
Bitmeyen bir arayış…
Yüreğini kullanmayan yine yanabilir ama başka yanar.
Yansa da daha zor yanar
Çokça tüterek yanar
Kestirme ve coşkulu yoldan değil, acılı yoldan yanar
O da, yanarsa…
Bazısı da kontrolsüz yanar
Yayılmacı yanar
Yıkıcı yanar
Zarar vererek yanar
Çıranın yokluğunda kullanılan fazla çalı çırpı işte
Çoğu da yanmaz
Yanamaz
Yüreğini kullanmadığından…
***
İnsanın çırası kalbidir
Tanrı çıradadır
İnsanın kalbi tanrıdır
***
Çıra her kütüğün içinden çıkmaz ama kalp her insanın içinde vardır. Bazısı onun içindeki ateşi, yakma potansiyelini harekete geçirebilir, bazısının ise desteğe ihtiyacı vardır. Bunlardan bazıları ihtiyacı olan desteği bilir, kendisi gider, ateşe katılır; bazıları uzak durur. Bu da onun seçimidir. Kimse yanmak zorunda değildir.
Çıra odunun bir parçasıdır ama bir o kadar da ayrıdır ya… Kalp de öyle. Ruhun bedene değdiği yerdir kalp. Bedenin bir parçasıdır ama başına buyruktur da… Hep bir yerlere uçmak, koşmak, coşmak ister. Tüm bedeni sürükleme potansiyeli vardır; içinden çıktığını dönüştürüverir, eğer izin verilirse.
Ki bilinç burada devreye girer. Yanacak mı, coşacak ve dönüşecek mi; kuru kuru gelip gidecek mi? Bu bir karardır. Hayatımızın en önemli ve-fakat her an’ında tekrar tekrar verme şansımız olan kararı.
***
Yanmak çoğu zaman cesaret ister.
Ama yanan, hiç pişman olmaz.
Ve yanan, yakmak ister; büyümek, yayılmak ister.
Çünkü birlikte yanmak güzeldir…
Birlikte…